Kız Kıza Sohbet II

Websitemde gezinirken, 2 yıl önce paylaştığım ilk Kız Kıza Sohbet yazıma rastladım ve altındaki yorumları okudum. Ne kadar güzel dönüşler gelmiş! Dedim ki, madem bu kadar sevildi ve motive etti, neden 2. part olmasın? Instagram’da sizden kız kıza konuşabileceğimiz konular hakkında sorular istedim, sizden de bir sürü geldi. İçinden 10 tanesini bu yazı için seçtim. Hadi alın çayınızı kahvenizi, biraz sohbet edelim.🥰

---

1. BİR KADININ BAŞARISI
Başarıya giden adımlar nedir?

1. Önerim: Okumak.
Buna tabii ki en başta okumak gelir. Okumak bizim en büyük şansımız ve bunu şekillendirmek tamamen kendi elimizde. Ben lise döneminde çok parlak bir öğrenciydim; Almanya’da okudum, orada ilkokuldan sonra seviye tespiti yapılıp öğrenciler seviyesine göre 4 farklı liseye ayrılıyor – ben başarılı öğrencilerin gittiği okula gittim ve sınıftaki tek Türktüm. Buna rağmen, Almanlarla dolu bir sınıfta Almanca dersinde dahil, sınıf birincisi olurdum her sene. Bunu kendimi övmek ya da siz beni övün diye anlatmıyorum. Başarı, kendi çalışkanlığım için en büyük övgüydü zaten. Anlatmak istediğim şu: Zor şartlar altında olabilirsiniz, iyi bir okulda okumuyor olabilirsiniz, öğretmenleriniz diğer öğretmenlere kıyasla daha az donanımlı olabilir ya da herhangi bir şey. Arayana bahane çok. Dersler belli, sınav konuları belli, kitaplar belli, üstelik kendi dilinizde eğitim görüyorsunuz ve okul arkadaşlarınız da sizin gibi. Nasıl bir zorluktan bahsedebiliriz? Kendi başarınızdan (ve başarısızlığınızdan) sadece SİZ sorumlusunuz. Yoksa günah keçisi bulmak çok kolay, ama faturasını ödemek yine size kalır. Faturada üniversiteyi kazanamamak çıkabilir, istemediğiniz bir bölümü kazanmak çıkabilir… ya da bir seçenek daha: gönlünüzdeki bölümü kazanmak çıkabilir. Hepsini ödemek zor, şüphesiz. Birini önce ödersiniz, birini sonra. Ama emin olun, geri kalan hayatınız tam bu noktada şekillenir. ‘Çok şanslısın’ diyen çok olmuştur bana, belki de şanslıyım, ama şanslar ve fırsatlar karşınıza çıktığında onları kullanmaya hazır da olmalısınız değil mi? Hazırlıksız bir şans pek işe yaramaz, ne yapacağınızı bilemezsiniz. Ben çalışkandım. Çalışkan olarak kendi şansımı yarattım. Liseden sonra istediğim üniversite bölümünü seçebildim, hatta şöyle; aklımda hem Mimarlık hem Hukuk vardı, Almanya’da Mimarlık fakültesi en iyi olan üniversiteye kabul edilmiştim, ama sonuç olarak Hukuk’u seçtim ve onu okudum. Şu an asıl mesleğimi yapıyor muyum? Hayır. Ama okumasaydım şu an burada olamazdım, beni buraya getiren yürüdüğüm bu yoldu, burada karşıma çıkan fırsatlardı ve o fırsatları kullanmaya burada hazır oldum. İyi ki bu şekilde yapmışım. Dilerim emek veren herkes harcadığı zamanın ve enerjinin karşılığını kat kat alır.♥️

2. Önerim: Kendini sürekli geliştirmek.
İşte diğerlerinden sivrilme noktası bu! Okumak kadar önemlidir, çünkü burada yoğurursun hamurunu. Okul dışında da bir şeylerle uğraşmak lazım, hayat sadece okumak ve işe gitmek değil. Ben mesela okul zamanlarımda hep bir şeylerle uğraştım, ilgi alanlarımın üstüne gittim, kendimi bu alanlarda geliştirdim, hala da öyle yapıyorum. Bu, finish çizgisi olan bir yol değil, bu bir yolculuk ve öğrenmenin sonu yok. Akşamları dizi izlemelik sürelerde yabancı üniversitelerin online eğitimlerini tamamlıyorum mesela, bu şekilde spor, beslenme, anatomi ve psikoloji konularında çok şey öğrendim ve ilgi alanlarıma bilimsellik kattım. Spor yapma hobim mesleğim oldu, şu an YouTube’da 520.000 kişi benimle spor yapıyor ve videolarımı günlük yaşantılarında faydalı buluyor, bu inanılmaz. Onun dışında resim yapıyorum, tuvale akrilik çalışıyorum veya karakalem resimler çiziyorum. Bu benim küçüklükten hobim, ama kendimi pratik yapa yapa o kadar geliştirdim ki, portrelerimi satın almak isteyenler bile oluyor (satmıyorum o ayrı😄). Dünyayı gezdim, farklı ülkelerle, kültürlerle, insanlarla tanıştım, vizyonumu geliştirdim. İlgi alanımda olmasa bile, farklı alanlarda profesyonellerle sohbet edip ufkumu genişlettim. Bale yaptım, boks yaptım, kendi kendime gitar çalmayı öğrettim, onlarca kitap okudum, yüzlerce yazılar yazdım (eski blog sayfamda), evime aldığım tüm mobilyaları kendim kurdum, bir şeyleri tamir ettim, yemek yapmayı öğrendim, video ve fotoğrafçılığa gözümü geliştirdim, sıfırdan video editi öğrendim, daha neler neler. Demem o ki, ‘ay ben yapamam’ prensesliği hiç yapmadım, yapmam da. Hala kendimi nasıl geliştirebilirim, kendime en iyi şekilde nasıl yatırım yapabilirim diye uğraşıyorum ve bundan inanılmaz zevk alıyorum. Siz de öğrenmeye açık olun; ben yapamam demeyin, suya atladığınızda yüzmek zorundasınız.😊

3. Önerim: Özgün olmak.
Bir şeyi ilk yapan olmak tabii ki de ses getirir; müthiş bir vizyona sahip olabilirsiniz, fikrinizi gerçekleştirmek başarı getirebilir. Ama başarılı olmak için illa yeni bir şey icat etmenize gerek yok, özgün olun yeter. Var olan bir şeye kendi yorumunuzu katabilirsiniz. Benim YouTube kanalımın başarısı budur mesela. Olağanüstü bir şey yapmıyorum kanalda, hepsi bilinen egzersizler neticede, spor kanalı olan ilk insan taneciği de ben değilim.😄 ANCAK: ben var olan hareketleri dönüştürüyorum ve kendimce yorumluyorum, daha etkili olan yenilikçi hareketler çıkartıyorum ortaya. Yaptığım kombinasyonlarla, kendi tarzımla ve vizyonumla, özgün içerikler üretmeye çalışıyorum. Bu her konu için geçerli, her ne yapıyorsanız, hangi alanda çalışıyorsanız, rutin olmayın, işinize kendi yorumunuzu katın. Bu küçük bir şey olabilir ama fark edilir bir yorumsa başarı kaçınılmaz olur.

2. GÜZELLİK
Güzellik ve bakım alanında önerdiğin işlemler nedir?

Offf 1. kesinlikle lazer epilasyon! Ben bu yıl Mayıs’ta başladım, ayda bir gidiyorum, şimdiye kadar da 7 seans oldu ve çok memnunum. Tenim yazdan kalma hala bronz olduğu için tüm vücut yaptıramıyorum, sadece koltuk altı ve özel bölge yapıyoruz. Tamamen bitti diyemem henüz, ama epey azaldı, geç çıkıyor ve cildim bebek gibi oldu bu kısımlarda. Bu arada acır diye korkmayın, benim de canım tatlı ve acılı işlemlere hiç gelemem, ama lazer dayanılmayacak bir şey değil. Zaten koltuk altı ve özel bölge toplam 3 dk falan sürüyor. Atış yapıldığında anlık bir batma hissi oluyor o kadar. Bronzluğum geçse de tüm vücut yaptırsam.😄

2. Saç kesimi ve bakımı için ben Garage’ın Levent şubesine gidiyorum, kuaförüm Ahmet Çoban (@ahmetcobain) ve ondan başkasına asla kestirmem.😄 Orada saçlarıma yaptırdığım bir bakımı önermek istiyorum, adı Garage Sakinleştirici Bakım. Bu bakım keratin içerdiği için saç yapısını güçlendiriyor ve sağlıklı kalmasını sağlıyor. Yılda 2 kez yaptırıyorum mis oluyor.

3. Kalıcı ojeeeee! Ben 3 yıldır Mina’ya (@minailbeauty) yaptırıyorum, salonu La Magie Clinic Levent’te. Kendisi o kadar titiz çalışıyor ve tırnak konusunda o kadar donanımlı ki, bence Türkiye’de daha iyi bir nail master yoktur. Ben kendim aşırı mükemmelliyetçi bir insanım, gözüme ne ufak şey bile çarpar. Mina her zaman tam istediğim gibi yapıyor, resmen kusursuz. Bu arada ben kalıcı ojeyi kendi tırnaklarımın üstüne yaptırıyorum, protez vs. yok. Kendi tırnaklarım da ne zarar gördü, ne inceldi. Hatta aksine, yaptırmadığım zamanlarda bu kadar uzamıyordu bile. Kalıcı ojeyle daha güçlü oluyorlar ve kırılmıyorlar. Tabii zarar görmemesi için biraz fazla para ödeyip iyi bir yere gitmeniz lazım, yoksa fiyasko işler yapanlar da yok değil.

3. DİŞİL ENERJİ
Seni hep güçlü ve eril enerjisi yüksek biri gibi görüyoruz. Özel hayatında nasıl olduğunu merak ediyorum, duygusal mısın, dişil enerjinden bahseder misin?

Bu o kadar güzel bir soru ki, dm olarak göndermiş bir takipçim. Biraz daha uzundu ben kısalttım, ama ne demek istediğini anlıyorum. Eril ve dişil enerji mevzusu çok uzun, ancak bu konuyla hiç ilgilenmemiş olanlara kısaca bahsedeyim: Her insanda, erkek/kadın fark etmeksizin hem eril hem dişil enerji mevcuttur, birinin baskın olabileceği gibi, dengede de olabilirler. Eril enerji; zihinsel gücü, mantığı, kontrolü, atağa geçmeyi, hırsı, savaşçılığı, analizi temsil eder. Hareket başlatan eril enerjidir. Dişil enerji ise; edilgendir, yumuşaktır, kuralcı değil özgürlükçüdür, duygular/sezgiler ön plandadır ve yaratıcılığı, tutkuyu, sanatı, estetiği temsil eder. En iyisi, bu iki enerjinin içimizde dengede olmasıdır. Her iki enerjinin de güçlü yönlerini beslemek, yaşamda daha dengeli olmamızı sağlar. Bu kadar bilgi yeter.😁

Benim eril-dişil oranım nasıl? Bence ikisi de normal seviyede, biri çok daha baskın diyemiyorum. Belki eril bir tık daha baskındır: %55 eril, %45 dişil. Harekete geçmeyi seviyorum, ismimde bile eril enerji hakim (eylem, hareket, aksiyon😄), ama yaptığım işte ve yaşantımda yaratıcılık, estetiklik, sanat ön planda. O yüzden bence iki enerjim de ahenk içinde ve birbirlerini tamamlıyorlar.

4. JİNEKOLOJİK MUAYENE
Daha önce hiç kadın doktoruna gitmedim, muayeneden çekiniyorum. Kaç yaşından itibaren gidilmeli? Neler yapılıyor? Gitmesem sorun olur mu?

Aslında ilk ergenliğe girildiğinden itibaren bi’ kontrole gidilmesi öneriliyor. Jinekoloğunuz sağlığınızı kontrol etmenin yanı sıra, sizi adet döngüsü ve korunma yöntemleri hakkında bilinçlendirecektir. Ben bunların ayıp olmadığı bir ülkede doğdum büyüdüm, Almanya’da bunlar okullarda bile öğretiliyor. Hatırlıyorum, ilkokulda 4. sınıfta ilk kez cinsel ilişki konusunu işlemiştik. Veliler bilgilendiriliyor, hatta eve mektup gidiyor ve imzalayıp okula geri vermeleri gerekiyordu. Çok utanmıştım bu yüzden, ama utanılmayacak bir şey olduğunu da o zaman öğrenmiş oldum. Ders elbette çocuk seviyesinde işleniyordu, yani irite edici ve psikoloji bozucu bir durum söz konusu değildi. Çok yüzeysel ve çocukların anlayabileceği basitlikte, bebeğin oluşması için ne gerekli, anne karnında bebek nasıl gelişir, nasıl doğar vs. Ortaokulda da korunma yöntemlerini görmüştük biyoloji dersinde. Şunu da eklemek istiyorum bu noktada, ilkokul zamanlarında her yıl tiyatro gösterisi olurdu, bir ekip gelirdi, eğlenceli şekilde bir etkinlik yapılırdı, ama bu aslında çocukları bilinçlendirmek ve korumak amaçlıydı. Tiyatroyu yapanlar basit bir iletişimle istismarı canlandırırdı ve bu durumlarda ne yapılması gerektiğini anlatırlardı. O zamanlar anlamıyordum tabii tam anlamıyla, nedenini niçinini pek sorgulamıyorsun ‘hmm demek ki böyle olmalı’ diyorsun. Ama şimdi düşününce ne kadar değerli bir şey olduğunu ve bilinçaltıma işlediğini fark ediyorum. Şöyle bir sahne vardı mesela: okul çıkışı öğrenci eve gitmek için otobüs beklerken tanımadığı bir yetişkin yaklaşıyor ve ‘gel seni annene götüreceğim’ diyor. Buna kanmamanın ve hemen öğretmeni çağırmanın iletişimini yapıyordu o tiyatrocular. Hatta bir şarkı vardı Almanca söyledikleri, sözleri şöyleydi ‘benim vücudum sadece bana ait, kendi vücudum üzerinde sadece ben karar verebilirim, sen de seninkinin’ gibi. Bakın nasıl aklımda kalmış. Yani anlayacağınız üzere oradaki tiyatro sahneleri, normal olmayanı gösterip, bu durumlarda aksiyon alınması gerektiğini çocukların anlayacağı eğlenceli bir dilde gösteriyordu. Bu şekilde aslında ‘istismar’ kelimesi kullanılmadan çocukların istismara sessiz kalmamaları gerektiği anlatılıyordu. Umarım kimse böylesine kötü tecrübe yaşamamıştır, ama yaşayanlar da bu iletişim sayesinde belki önleyebildi, belki sessiz kalmadı. Bu çok değerli, tebrik ediyorum Almanya’nın eğitim sistemini.

Konudan biraz saptım, ama sanırım Türkiye’de cinsel konular okullarda öğretilmiyor. Size bunu en iyi anlatacak kişi de bu noktada jinekoloğunuz olacaktır, o yüzden önemini vurgulamak istedim. İlla muayeneye gitmenize gerek yok, konuşup bilinçlenmenin kime ne zararı olabilir? Sadece yararı olur.

Gelelim asıl soruya; dediğim gibi ergenlikte bi’ kontrole gidebilirsiniz annenizle, ama en geç aktif bir cinsel hayatınız olduğunda gidip kontrollerinizi yaptırmanız gerekir. Bu konuda iyi bir jinekolog bulmanızı öneririm; anlaşıldığınızı hissettiğiniz, size şefkatle yaklaşan, dinleyen ve üslubu tatlı olan… bunlar çok önemli ve size daha rahat hissettirecek şeylerdir bence. Mesela kontrolünüze başlamadan önce ‘evli misin’ diye sorması ‘aktif bir cinsel hayatın var mı’ diye sormasından çok farklı bence ve insana rahatsız hissettirebilir. Türkiye’de evlilik öncesi sex tabu ve ayıplanacak bir şey olarak görüldüğü için, o anda doktordan böyle bir soru gelmesi ‘yanlış bir şey mi yapıyorum’ ya da ‘doktor şimdi hakkımda ne düşünecek’ diye insanı daha da gerebilir. O yüzden iletişim ve üslubun özellikle jinekoloji alanında daha önemli olduğunu düşünüyorum. Ben kendi jinekoloğumu o kadar seviyorum ki, inanılmaz tatlı bir kadın ve anne şefkati var resmen. Çok da donanımlı, sadece kadın hastalıkları konusunda değil her türlü şeyi sorabiliyorum kendisine. Bir süre vücudumda kronikleşen bir alerjik reaksiyon vardı hatırlarsanız, storylerimde paylaşıyordum dudağım şişiyor diye. O kadar çok doktora gittim ki bununla ilgili, alerji testleri yaptırdım, komple check-uplar yaptırdım, kalbime bile baktırdım yaa, ama hiçbir şey çıkmıyordu ve bulamıyorduk. Beni çok yıpratmıştı bu durum, çünkü rahatsızlık veriyordu aniden ve anlamsız şekilde olabildiği için. Alanı olmasa bile jinekoloğuma danıştım ve beni ileri taşıyan o oldu inanır mısınız? Kendini sürekli geliştiren ve fonksiyonel tıp uygulayan biridir. Ayy ne çok övdüm canım doktorumu, ama çok seviyorum.❤️😄

Kız ne çok anlatacağım şey varmış bu konuda, anlat anlat sadede gelemedim kusura bakmayın.😄 Jinekolojik muayenede rahminizde ve vajinanızda bir sorun olup olmadığı kontrol ediliyor. Eğer daha önce cinsel ilişki yaşamadıysanız bunu belirtmelisiniz, o zaman karından ultrason ile bakılıyor çünkü. 🥰 Bir de yıllık yapılan testler var, bunlardan biri Pap smear test. Cinsel hayatınız varsa her yıl mutlaka yaptırmanız öneriliyor. Düzenli tarama demek, erken teşhis demek, kanser oluşumunu önlemek demek. Lütfen bu konuda hassas olun ve rutin kontrollerinizi aksatmayın.

5. DOĞUM KONTROL HAPI
Hiç doğum kontrol hapı kullandın mı? Tavsiye eder misin?

Bu konuda paylaşabileceğim pek bir şey yok ama soru çok fazla geldiği için eklemek istedim. Ben doğum kontrol hapı hiç kullanmadım, hiç ihtiyacım olmadı, pek de taraftarı değilim vücuduma hormon yüklemenin (jinekoloğum da doğum kontrol haplarına çok mesafeli). Doğum kontrol hapları adet düzensizliklerinde, kistlerde ve korunma yöntemi olarak kullanılabiliyor. Bu gibi durumlarda elbette jinekoloğunuzun ne önerdiği önemli. Ama benim ilk tercihim bu olmazdı. Sonuçta dışardan bir hormon yüklemesi bu ve vücudunuzu, dengenizi ve genel modunuzu etkileyecektir. Ayrıca karaciğeri de yoran bir şey. O yüzden ben, eğer başka hiçbir seçenek kalmadıysa, son çare olarak kullanılmalı düşüncesindeyim. Ama bu benim şahsi bakış açım tabii, referans alınacak bir şey değil.😁 Ben vücudumu dinlemeyi, vücudumla bir akış içinde olmayı seviyorum.

Öneri: Reglimi takip etmek için telefonumda yıllardır Clue app yüklü, buradan bakıyorum ne zaman regl olacağıma. Zaten hep tam tarihinde geliyor sevgili reglciğim, en fazla 1-2 gün oynar. Ayrıca uygulamada yumurtlama dönemi tahminini de gösteriyor, bebek planlayanlar veya korunmak isteyenler bunları da takip edebilir.🥰 Eğer regl olamıyorsanız veya çok sancılı geçiyorsa bu videomu deneyebilirsiniz, faydasını gören çok oldu. Bir diğer önerim de bazal vücut ısınız. Bazal vücut ısısı, sabah yatakta uyandığınız andaki vücut sıcaklığınızdır. Normal şartlarda bazal vücut ısısı yumurtlama ile hafifçe artar (ayın diğer günlerine kıyasla). Her gün bazal vücut ısınızı kaydederek en doğurgan günlerinizi tespit edebilirsiniz. Teknoloji işinizi kolaylaştırır, ısı ölçebilen bir akıllı saatiniz varsa o siz uyurken bunu sizin için yapar zaten. Ben Apple Watch 8 serisi kullanıyorum, o uykumda gün gün vücut ısımı kaydediyor ve yumurtlama dönemimi ve ne zaman regl olacağımı en net şekilde gösteriyor. Bu da böyle bir öneri.

6. DATING
Dating ile ilgili ne düşündüğünü çok merak ediyorum.

Date’e çıkmadan birini nasıl tanıyabilirsin ki? Whatsapp üzerinden mesajlaşarak mı? 😋 Dating ile ilgili düşüncem: go for it! Başkaları hakkında bir şeyler öğrendiğin gibi, aslında kendini de keşfediyorsun her yeni tanışmada. Doğru kişiyle erken karşılaştıysan şanslısın, bu tabii ki harika bir şey. Ama hayatında biri yoksa ve dışarı çıkıp yeni insanlarla tanışmaktan çekiniyorsan, sadece bu sözlerimi düşün: hiçbir güzellik seni, sen konfor alanındayken bulamaz. Adım atıp konfor alanının dışına çıkman lazım. Güzelliklerin sana gelmesine izin ver, kendine (ve hayata) güven. Evet, rollercoaster gibi inişli çıkışlı tecrübeler yaşayabilirsin. Evet, fiyasko denilecek kadar tuhaf date’lerin de olabilir, ama bence hepimizin vardır ya böyle hikayeleri hehe. En fazla yıllar sonra dönüp bakacağın komik bir anı olarak kalıyor merak etme.😄 Ayrıca her date’e çıktığın kişi sevgilin olacak diye bir durum da yok, maksat tanışmak değil mi, belki enerjiniz arkadaş olarak tutacak? O zaman da belki iyi bir arkadaş kazanmış olacaksın. Bu date / tanışma işlerinde çok kasmamak gerek. Hele ‘karşımdaki beni beğenecek mi’ diye aslaaa! Doğru yaklaşım: Bakalım ben onu beğenecek miyim!😌

7. İLK GÖRÜŞTE AŞK
İlk görüşte aşka inanır mısın?

Şöyle, ilk görüşte aşkın her zaman geçerli olduğuna inandığımı söyleyemem. Bana göre ilk görüşte hayranlık daha doğru, birinden hemen hoşlanabilirsin, ama aşk veya ‘o kişi’ olduğuna inanmak bence ilk görüşmede görülebilenden daha derine gider. Birinin dış görünüşünden etkilenmiş olmak güzel (ve önemli de), ama benim için ortak değerlere sahip olmak ve hayatta ortak hedeflere yürümek daha önemli. Birine tam anlamıyla güvenebileceğinden emin olmak, aynı yöne doğru ilerlemek, aynı frekansta olmak, beni heyecanlandıran ve beni temsil edecek diğer parçam olabileceğine inandığım kişidir benim için ‘o kişi’. Ben bu kişiye ilk görüşte aşık olamam mesela, sadece hayranlık duyarım. Bunları da onda keşfettikçe bu hayranlık aşka dönüşür. Bunu hissedebilmek ve görebilmek için tabii zaman gerekli. Ben çok analiz eden ve duyguları üzerinde müthiş kontrol sahibi bir insanım, öyle pat diye kendimi bir şeyin içine bırakmam kolay kolay.😄 Peki ya siz? İlk görüşte aşka inanır mısınız?

8. PARTNER
Partnerinde senin için ne önemli olurdu?

Yukarda bahsettiklerim tabii ki. Onlara ek olarak:
• Sadakat. Bunun tavizi yok.🤓
• Bağımsızlık. Hayatımdaki adam bensiz de ‘tam’ olmalı, yani onu tamamlamam gerekiyormuş gibi ve bu yüzden bana ihtiyaç duyuyormuş gibi hissetmemeliyim. Kendine ait hayatta güçlü bir birey olmasını isterim, ben de öyleyim çünkü.
• Pozitiflik. No bad vibes. Benim çevremde enerjimi aşağı çeken 1 insan bile yok, barındırmam. Ben çok mutlu ve pozitif bir insanım, yüksek enerjiliyimdir. Partnerimin de hayat dolu olmalı.
• Pratiklik. Soruncu değil, çözümcü olması. Konuları büyütüp dert yanmaktansa, hızlıca pratik çözümler üretmesi beni kendine hayran bırakır. Bu mesela benim için en önemli şeylerden biri.
• Yaşam tarzı. Ben sağlıklı yaşayan bir insanım, sürekli kötü beslenmesi beni rahatsız eder mesela. Ya da ben sigara kokusundan nefret ederim, arabamda ve evimde sigara içilmesi beni çok rahatsız eder. O içiyorsa uzun vadede çok büyük problem yaşarız. Ben sabahın köründe erkenden uyanan bir insanım, o akşama kadar yatarsa bu da problem. Bunlar başta göze çarpmayan şeyler, ama yaşam tarzında büyük farklılıkları bir ilişki kolay kolay kaldıramaz.
• Bakım. Ooo bakımlı olması çok önemli, hijyenine dikkat etsin, mis koksun, yakışıklı olsun.😄
• Mizah. Aynı şeylere gülmek, birlikte eğlenmek kadar güzel bir şey var mı?🥰
• Çizgi. Bi’ çizgisi olmalı, söyledikleri ve yaptıkları tutarlı olmalı.
• Öngörülememek. Tahmin edilebilir bir kişiliği olması beni heyecanlandırmaz, silik karakterler ilgimi çekmez. Çok yönlü ve derin olması, ondan sürekli bir şeyler öğrenebilmek, benim ona bir şeyler katmam, bunlar önemli.

9. SEXY OLMAK
Feminenliğini arttırmak, daha sexy hissetmek için neler önerirsin?

Bence ‘sexy’; bir vücut tipi, bir kıyafet parçası veya çekici yüz hatları demek değil. Sexylik bir enerji, o enerji yüksekse istersen çuval giy yine çekici olursun.🤓 Özgüvenin ve kendine olan sevgin bu enerjiyi güçlendirecek şeyler. Kendini beğenmeyen bir insanın o sexy enerjiyi yansıtması çok zor. O yüzden nasıl görünürsen görün, aynadaki senle barışık ol. Kendini sev, kendine vakit ayır, önceliklerin olsun ve bu önceliklerinin içine kendini de koy.

Daha feminen hissetmek için neler yapılabilir? Bana mesela güzel iç çamaşırları çok iyi hissettirir. Oversize kalın eşofmanlar giyiyor olabiliriz soğuk kış aylarında, ama içine şöyle tatlış dantelli bir bralet?😍 Kimse görmese de sonuçta ben görüyorum ve kendimi içinde iyi hissediyorum, önemli olan bu. Pijamalarda da öyle, hiç öyle alelade şeyler giyip yatmam, paçoz bir uyku stilim yoktur haha😄 Bir sürü saten pijamam var, çok severim özenli giyinmeyi. Hatta yatmadan önce bazen odaya parfüm sıkarım güzel kokularla uyuyayım diye.😄 Evde mum yakmak, yüze maske yapmak, bacakları güzel kokulu vücut losyonuyla nemlendirmek, sıcacık bir bitki çayı, vazoda taze çiçekler, bunlar insana kendini güzel hissettiriyor. Bir de spor yapmak vazgeçilmez benim için. İnsanın, vücudunda hedeflediği değişimleri görmesi hem daha özgüvenli hem daha feminen hissettirir. YouTube kanalım hayalinizdeki vücuda ulaşmanız için her zaman hizmetinizde.🥰

10. PÜRÜZSÜZ PARLAK BİR CİLT
Pürüzsüz ve parlak bir cildin sırrı nedir?

Pürüzsüz ve sağlıklı ışıldayan cildin sırrı = temiz ve sağlıklı bir yaşam tarzı + iyi bir cilt bakım rutini. Bakım ürünleriyle cildi dışarıdan beslemek kadar içeriden beslemek de son derece önemlidir. Ne yiyip içerseniz, cildiniz onu ayna gibi yansıtır. O yüzden temiz beslenin, vitaminlerinizi alın, bol su için, spor yaparak toksinleri atın, iyi ürünlerle biraz da cilt bakımı yapın ve arkanıza yaslanın.🤓 Stres de cildinizi dengeden çıkarabilir, meditasyon ve nefes egzersizleri yapmayı deneyebilirsiniz. Güncel cilt bakım rutinimi ayrı bir postta detaylı konuşuruz.🥰

Bu konularda siz neler düşünüyorsunuz? Hadi biraz sohbet edelim yorumlarda, siz de bana kendi tecrübelerinizi anlatın. Hatta bu postun altında da sorular sorabilirsiniz veya sizi meşgul eden konular hakkında görüş alabilirsiniz. Ben ve bu yazıyı okuyan kızlarım eminim severek cevaplar veya görüş bildirir. Anonim olarak da sorabilirsiniz.🥰

Öptüüüm,
Eylem